Maklube yemeğinde kimler var

Maklube yemeğinde kimler var
Fetöcü lerin ünlü yemeği maklube hakkında ki haberi gündeme taşıyoruz.
Gazete Anadolu nun geçtiğimiz hafta yaptığı bir haberi karamaninsesi.com olarak ikinci bir boyuttan bakış açısı açıyoruz.
 
Gazete Anadolu geçen hafta “ Fetöcüler ‘Maklube’ den vazgeçmiyor” Başlığıyla bir haber yayınlamıştı. Yayınlanan haberde Fetöcülerin Maklubeden vaz geçmediği belirtilmiş ve “Makbule yeme bahanesiyle bir araya gelerek örgüt faaliyetlerine devam ettiği iddia edildi.” İfadeleri kullanılmıştı.
 
Şimdi manşette kullandığımız resme baktığınızda ortada bir “Maklube” yemeği ve etrafında Milletvekili Recep Şeker başta olmak üzere fetöden gözaltına alınıp daha sonra serbest bırakılan ve hala yargılanması devam eden Sami Akdağ gibi kişiler var. Gazete Anadolu’nun kastettiği yemek toplantısı bu mu değil mi bilemeyiz.
Öncelikle şunu belirtmek isteriz ki; “Maklube bahanesiyle örgüt faaliyetlerine devam ediyorlar” ifadesini bu resim ile asla bağdaştırmıyoruz.
 
Evet, Ortada bir Maklube yemeği var ve etrafında insanlar var. Ama Eski bir resimle örgüt faaliyetlerine devam ediyor anlamına gelmez. Lakin.! Kamuoyunun en çok konuştuğu veya eleştirdiği kişilerden biri olan Recep Şeker’in bu resmi nerede ve nasıl çekindiğini açıklaması gerekiyor.
 
Özellikle sosyal medyada dolaşan bu resmin ne anlama geldiğini Milletvekili Recep Şeker’in açıklaması ve kamuoyu vicdanını rahatlaması gerektiğine inanıyoruz.
AK Parti gibi Fetö’den en çok zararı görmüş bir partinin Milletvekili Fetö’nün toplantı ve organizasyonlarda ki yemeği olarak bilinen Maklube ile neden resim çekinir? Bunu bilmek istiyoruz.
 
Bu haberde ki amacımız kamuoyunun rahatlatılması ve Adli kurumların bilmediği bir şey varsa ortaya çıkmasıdır.
 
Ayrıca Karaman savcılığının da konu hakkında inceleme başlatmasının altını çiziyoruz. Bank Asya’dan EFT yapan birinin hapse atıldığı bir ülkede, Maklube yemeğinde poz veren kişilerinin de ifadesinin alınması gerektiğini düşünüyoruz.
 
MAKLUBE’NİN GİZEMLİ HİKÂYESİ!
 
Gazete Anadolu haberinde Nurettin Veren’in Maklube yemeğinin hikayesine de yer verdi. Nurettin Veren Maklube yemeğinin hikayesini şu şekilde anlatıyor.
 
“Size şu FETÖ’nün meşhur MAKLUBE’sinin altında neler yattığını ve MAKLUBE’nin gizemli hikayesini anlatayım.
 
1970 yıllarında FETÖ’nün himaye gördüğü, kendisinin de açıkça ifade ettiği 2 büyük hocası vardı. Yaşar Tunagür ve Kasım Gülek.
 
Yaşar Tunagür; Tapu kadastro memuru olmasına rağmen, her nasılsa Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı olmuştu. İlkokulu bile zar zor bitirebilmiş F.Gülen’i, kitabına uydurarak vaiz kadrosuna aldırdı. O tarihte İzmir’de açılan ve bizim kalmakta olduğumuz 3-5 tane talebe evinde kalmaları için Yaşar Tunagür, bazı Arap talebeleri bizimle beraber kalmaları için Gülen’e göndermiş. Gülen de bizim kaldığımız eve onları yerleştirmişti. Bunlardan biri Ahmet El Kahit, diğeri de Azzam isminde Ürdünlü talebelerdi.
 
Zamanla Türkçeyi o kadar mükemmel konuşur hale geldiler ki, ikisi de tıp fakültesini bitirip mezun oldular. Kahit bazı hafta sonları gariban talebe evimizde, büyük bir tepsi içerisinde hazırlayıp ters çevirip hazırladığı, MAKLUBE yemeğini önümüze koyardı.
 
MAKLUBE tencerenin dibinde hazırlanmış, pişmiş et parçaları, patlıcan, escort adana, pirinç konularak pişirilmiş, ters çevirdiği zamanda pasta gibi kalıp halinde tepsiye ortalanıp, yerleştirilen bir Arap yemeğidir. Etrafına da yeşillik ve soğan doğranır, birlikte yenilirdi.
 
Kahit bizim hiç sezemediğimiz bir şekilde, FETO’nun aracılık etmesi ile Diyanet İşleri Başkan yardımcılığı yapan Yaşar Tunagür’ün kızı ile evlenmesinde dünürcülük yapmıştı. Kahit bir gün bize; “Ben size yaptım MAKLUBE, aldım Yaşar Hoca’nın kızı Makbule” diye evlendiğini veciz bir şekilde, gırgırla karışık anlattı ve Makbule’yi alıp Suudi Arabistan’a gitti. Belki de bu FETÖ’nün ilk stratejik evliliği idi.
 
Ondan sonra bu MAKLUBE yemeği, örgütün sembolü haline geldi. Dr. Kahit, Türkiye’ye geldiğinde kendisine Mekke’de Türk doktor dendiğini, Türkiye’de ise Arap doktor dendiğini söyleyerek, FETÖ ile Arabistan hakkında istişarelerde bulunup, orada FETÖ’nün nasıl teşkilatlanabileceği hakkında görüş alışverişinde bulunurdu. O tarihten itibaren FETO ile olan irtibatını devam ettirdi."