ʹHer şehit için 5 DTPʹli öldürülsünʹ

ʹHer şehit için 5 DTPʹli öldürülsünʹ
Yargıtay, demokratik açılım tartışmalarının sürdüğü bir ortamda, şehit edilen her asker için beş DTPli öldürülmeli çağrısına tartışılacak bir karar verdi. İşte o karar...

Yargıtay, demokratik açılım tartışmalarının sürdüğü bir ortamda, çok tartışılacak bir karara imza attı. Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı, Düzce Ağır Ceza Mahkemesi’nin ardından Yargıtay da ‘şehit edilen her asker için beş DTP’li öldürülmeli’ çağrısında suç unsuru bulmadı.

Yargıtay 8. Ceza Dairesi, Adalet Bakanlığı’nın Düzce Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği takipsizlik kararının bozulması için yaptığı ‘kanun yararına bozma’ talebini reddetti. Kararda, yerel mahkemenin verdiği kararda isabetsizlik görülmediği belirtildi.

Tek tek hedef gösterdi

Yerel Bolu Expres gazetesinin yazarlarından Işın Erşen, 7 Ekim 2007 günü, Gabar Dağı’nda Bolu 2. Komando Tugayı’na mensup 13 askerin şehit edilmesinin ardından yayımladığı ‘Türk, işte karşında düşmanın’ başlıklı yazısında, PKK ile sürdürülen mücadeleyi anlattıktan sonra, DTP milletvekillerin MYK üyelerinin ve Belediye başkanlarının isimlerini tek tek sıralamış ve şöyle devam etmişti: “Türk Ulusu, işte karşında düşmanın.

‘PKK bölücü terör örgütüdür, onun mensupları da vatan hainidir’ demedikten sonra bunların topu Türk düşmanı olarak bundan sonra ‘sivil yurtsever’ unsurların hedefi olacaktır. Kahpece pusu kuran dağdaki teröristin peşinde koşmaktansa üç-beş mikrobu temizleyip bundan sonra bir bizden, beş sizden, tamam mı, devam mı? demek gerekir.

Bunu yapacak ve diyebilecek yurtsever unsurlar da çıkar elbet. Toplumun arzusu, yoğun olarak bu yöndedir. Bundan böyle şehit edilen her güvenlik görevlisine karşın, bunlardan birinin aynı kaderi paylaşması toplumun çoğunluğunun isteği haline gelmiştir. Artık kangren olmuş uzuv veya uzuvların kesilip atılma zamanı gelip geçmiştir.”

‘Suç unsuru yok’

Söz konusu yazı üzerine DTP Grupbaşkanvekili Selahattin Demirtaş, avukatı Faruk Duran aracılığıyla 24 Kasım 2007 günü Bolu Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunda “Basın yoluyla hakaret, suç işlemek için alenen tahrik, halkı kanunlara uymayaya tahrik” suçlamaları nedeniyle Erşen’in cezalandırılmasını istendi.

Savcılık, altı ay süren soruşturmanın ardından yazıda suç unsuru bulunmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi. Karara yapılan itirazı Düzce Ağır Ceza Mahkemesi karara bağladı. Yerel Mahkeme de savcılığın kararının yerinde bir karar olduğunu belirterek, “İncelenen soruşturma evrakına göre, itiraza konu kovuşturmaya yer olmadığına dair kararında isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, itirazın reddine karar verildi” dedi. Böylece verilen takipsizlik kararı kesinleşmiş oldu.

Bakan Şahin başvurdu

Söz konusu kararın kamuoyunda geniş yankı uyandırması üzerine, Adalet Bakanlığı harekete geçti. Dönemin Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, yazının ‘fikir ve düşünce açıklama’ kapsamında değerlendirilmesini doğru bulmadığını belirterek, takipsizlik kararına yönelik itirazı reddeden mahkeme kararının kaldırılması için yazılı emir yoluyla Yargıtay’a başvurdu.

Söz konusu dosya önce Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin gündemine geldi. Ancak daire bu konuda görevsiz olduğunu karar vererek, Yargıtay 8. Ceza Dairesi’ne gönderdi.

Yargıtay: Karar yerinde

Daire, dosya üzerinde incelemesini tamamladı. Daire, yerel mahkemenin verdiği kararın yerinde olduğunu belirterek “Düzce Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği kararda herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir. Bu nedenle yazılı emir yoluyla yapılan bozma talebinin oybirliği ile reddine karar verilmiştir” denildi.

 Demirtaş’ın avukatı Duran kararı ‘skandal bir karar’ olarak niteleyerek, “Hangi açılım, hangi demokratik açılım söz konusu olursa olsun değişme direnen çağın gereklerine uygun bir şekilde kendisini yapılandırmayan bir yargı anlayışı olduğu müddetçe bu tür kararlar verilmeye devam edilecektir” diye konuştu.