Saadet Partisi Kadın Kollarından 8 Mart Tepkisi

Saadet Partisi Kadın Kollarından 8 Mart Tepkisi
Saadet Partisi Kadın Kolları Başkanı Havva Şahin, "En temel hakları elinden alınan, adeta bir reklam ve cinsellik figürü olarak kullanılan, istismar edilen kadınlara; İslam gerçek değerini vermiştir." dedi.

 Saadet Partisi Karaman Teşkilatı Kadın Kolları Başkanı Havva Şahin 8 Mart kadınlar günün batının ortaya çıkardığı materyalist bir zihniyet olduğunu belirtti.

Havva Şahin, “İnancından dolayı başını örten bayanların okula alınmadığı ülkemizde kadın haklarından bahsetmek ve 8 Mart gibi bir tarih vererek kadınların gününü kutlamak sadece acizlik ve materyalist akımının bir oyuncağı olduğunu kabullenmektir.” Dedi.   

Dünyada toplumsal hayattaki rolü ve üretime katkısı üzerinden değil, tüketim kültürünün ve reklâm sektörünün ana unsuru olarak öne çıkarılmaya çalışılan kadının değeri üzerinde yapılan tartışmaların Batı medeniyetlerinde yoğunlaşmasının altında yatan gerçeğin ʹBatıʹnın kadına bakışındaki sorunʹ olduğu belirten Havva ŞAHİN açıklamada şu ifadelere yer verdi: 
  "Yüz yıllarca kadının insan olup olmadığını tartışan Batı medeniyetinin hastalıklarından ve önyargılarından toplumumuzun kurtulması gerekmektedir. Ülkemizde eğitimde fırsat eşitliği hakkını kullanma, kamudan hizmet alma ve eşit şartlarda hizmet sunma, toplumsal ve siyasal hayata katılım gibi konularda yapılan tartışmaların nedeni ise batılılaşma adına kendi insanımıza yapılan dayatmalardan kaynaklanmaktadır. Kendi medeniyetine yabancılaşıp, ruh kökünü kaybetmiş olanların yıllardır ülkemizde kadınları ayrıştırarak, bazen doğrudan bazen de kadınlara kadın eliyle uyguladığı zulümler hafızalarda derin izler bırakmıştır." 
   Modernizm ya da materyalizm; Kadınlar Günü, Babalar Günü, Sevgililer Günü, Anneler Günü, bilmem daha ne özel günler icat ederek, her seferinde bir kesimi tüketim çılgınlığının öznesi haline getirmektedir. Modern dayatmalarda bulunmaktadır. Bir anne ve eğitimci olan kadının saf temiz duygusu, hediye alma konusundaki duyarlılığı tüketime malzeme yapılmaktadır. 
   En temel hakları elinden alınan, adeta bir reklam ve cinsellik figürü olarak kullanılan, istismar edilen kadınlara; İslam gerçek değerini vermiştir. 
      Kadın deyince aklımıza; iffet ve ahlak timsali Hz. Meryem gelir. Tüm anaların anası Hz. Havva gelir. Fedakârlık ve bağlılık timsali İlk Şehidimiz Sümeyye gelir, cesaret ve kahramanlık timsali İstiklal Savaşı Gazisi Nene Hatunlar gelir. Fatihleri doğran analar gelir, sevgi ve merhamet timsali en değerli varlıklar gelir. 
     Fakültesini birinci olarak bitiren başörtülü kızlar, başarısından dolayı takdir edilmeyi beklerken, tersine örtüsünden dolayı üniversite kapılarından geri çevrilip en insanlık dışı muameleye tabii tutuldular. Peki, şu çokbilmiş kadın kuruluşları nerede? Hangisinden bir tepki geldi? Bundan daha aşağılayıcı, bundan daha utanç verici bir şiddet var mıdır? Özgürlük türküsü ile benliklerini tatmin etmeye çalışan kadın örgütleri nerede? Neden dilsiz ve sağır kalmaktadırlar? 
   Kadının toplumdaki varlığının niteliğiyle doğrudan orantılı olduğu ve niteliğin yolunun ise eğitimden geçtiği kaydeden ŞAHİN açıklamasına şöyle devam etti: 

"Ülkemizde kadınlar arası ayrımcılık yaparak, yıllardır kılık kıyafet üzerinden yapılan baskı ve dayatmalar, kadının sosyal hayatta aktif olarak yer almasının önündeki en büyük engellerden biri olmuştur. Yıllarca üniversite kapılarında oluşturulan bariyerler, kampüsler de ve dersliklerde uygulanan tecrit kısmen son bulmuştur. Fakat eğitimini tamamlayanların kamu sektöründe hizmet üretmesine engel olan ʹkamusal alanʹ yalanı devam etmekte ve kadınlar çalışma hayatında özgür bir şekilde yer alamamakta, kılık-kıyafet dayatmasıyla karşılaşan kadınlar hemcinsleri ile eşit şartlarda hizmet üretememektedir. Anayasa değişikliği referandumunda kadınlara tanınan pozitif ayrımcılık ise sözde ayrımcılık olarak devam etmektedir. Bugün ülkemizde kadınlar, hala çalışma hayatında ayrımcılığa tabi tutulmaktadır. Kadınları birikim ve üretimleriyle değil, görünüşleriyle değerlendiren sorunlu bakış, kadına saygı duymamakta ve adeta tek tip kadın varlığını dayatmakta, buna uymayanları ise çalışma hayatının dışına itmektedir.

   


    





    Kadınların sorunlarına gerçek çözümler üretmenin yegâne yolu, insan ve adalet eksenli yaklaşımları ön plana çıkarmaktan ve Batı medeniyetinin dayatmalarına teslim olmamaktan geçmektedir. Son zamanlarda artarak devam eden kadına yönelik şiddet, yine kadınların varlığını tehdit eden en önemli sorunlardan birisidir. Güç merkezli medeniyet anlayışının kadınla erkeği karşı karşıya getiren, farklı cinslerin birbirine üstünlük yarışını ve güç gösterisini tetikleyen rekabetçi yaklaşımları kadına da, erkeğe de asla huzur getirmeyecektir. Tartışmaların bitmesi kadın ve erkeği birbirinin tamamlayıcısı gören, birbirine karşı ödev ve sorumlulukları ekseninde ele alan, hak merkezli medeniyet anlayışının bütün toplumu kuşatmasından geçmektedir. Milleti yasaklardan kurtaracak ve millet adına egemenliği kullanacak olan TBMMʹnin İçtüzüğüʹndeki yasaklara ve dayatmalara son verilmelidir. Milletimizi demokrasiyle, özgürlüklerle, ortaksız bir sivil iradeyle tanıştıracak yeni anayasa yapmak ve yazmak görevi verilen TBMM, öncelikle İçtüzüğüʹndeki ʹtayyör dayatmasındanʹ ve ʹbaşörtü yasağındanʹ kurtulmalı, konunun mağduru olan eski Milletvekili Merve Kavakçıʹnın tüm hakları iade edilmelidir. Kadınlar kategorize edilmemeli, bütün kadınlar eğitim ve çalışma hayatına özgür ve özgün halleriyle katılabilmeli, ʹkamusal alanʹ yalanı son bulmalıdır. Anayasa değişikliği referandumuyla gelen kadınların sosyal yaşamda yerini almalarına yönelik pozitif ayrımcılık içeren hak uygulamaya dönüşmeli, yasal pürüzler ortadan kaldırılmalıdır. 
     Darbe ve baskı dönemlerinde kılık kıyafet dayatmaları yüzünden hakları elinden alındığı için devlet tarafından sicil affı ile mesleğe iade edilenlerin açıkta geçirdikleri sürelere ilişkin hak kayıplarını telafi için ödedikleri emekli keseneği bedelleri iade edilmeli ve bütün hak kayıpları devlet tarafından tazmin edilmelidir. İlköğretimden yükseköğretime, sosyal hayattan çalışma hayatına kadar her alanda kadınların katılımcılığına engel teşkil eden dayatmalar sonlandırılmalıdır.
      Saadet Partisi olarak biz diyoruz ki toplumların huzur ve saadeti, kadınların huzur ve saadetiyle mümkündür. Kadının toplumda her zaman saygın bir yerde bulunması İslam’ın ona yüklediği anlam ve vazifeyle mümkündür. İslam’dan başka hangi din; dindar çocuklar yetiştiren anne-babalara cenneti müjdelemiştir. İslam’dan başka hangi din; Cennet anaların ayakları altındadır, diyerek annelere ve evlatlara cennetin yolunu açmıştır. İslam’dan başka hangi din; kadınları Allah’ın emaneti olarak kabul etmiştir. İslam’dan başka hiçbir din ya da sistem, kadın haklarını kapsamlı bir şekilde ele almamış ve teslim etmemiştir. Onlara güzel davranmayı bir ibadet olarak kabul eden İslam kadına gerçek değerini vermiştir. 
    8 Mart Dünya Kadınlar Günüʹnü kadınların sorunlarına odaklanma açısından bir fırsat olarak görürken, kadınları ve sorunlarını adeta bir güne hapseden anlayışı da sağlıklı bulmadığımızı ifade ediyor; başta kadın eğitim çalışanları olmak üzere bütün kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Günüʹnü sorunlarının çözümüne vesile olması temennisiyle kutluyoruz."