Karamanda Enderun Usulü Teravih Namazı Kılınacak

Karamanda Enderun Usulü Teravih Namazı Kılınacak
Karamanda Aktekke ve İmamı Azam Camilerinde teravih namazları Enderun usulüne göre kılınacak.
Bundan 70-80 yıl öncesinin Ramazanlarında İstanbul’un bütün camilerinde ve konaklarda kılınan teravih namazlarında uygulanan, ancak daha sonra unutulup büyük camilerden bile kalkan bir gelenek Karaman’da Aktekke ve İmamı Azam Camilerinde yeniden canlandırılacak. İl Müftüsü Nuri Değirmenci, ‘Enderunʹ usulü teravihin 18. yüzyılda Osmanlı Sarayıʹnda geliştiğini ve tüm Osmanlı topraklarına yayıldığını belirtti. Değirmenci, şu bilgileri verdi: “Köklü Ramazan geleneklerimizden biri olan, geçmişi Osmanlı Sarayı’nın entelektüel yüzü Enderun’a dayanan, Ramazan ayına özel ʹTeravih Tertibi ve Cumhur Müezzinliğiʹ uygulamasının gelecek kuşaklara aktarılması, yeni uygulayıcıların yetiştirilmesi, ibadet hayatımızdaki kültürel zenginliğin devamlılığına ve ihyasına önemli bir katkıda bulunacak.”
 
Karaman’da 10 imam-hatip ve müezzinin yaklaşık 2 aydır Parmaklı Camii’nde eğitim aldığını sözlerine ekleyen Değirmenci, geçen yıl 2010 İstanbul Kültür Başkenti projeleri kapsamında İstanbul’da 30 camide yapılan ʹTeravih Tertibi ve Cumhur Müezzinliğiʹ uygulamasının Anadolu’da ilk olacağına dikkatleri çekti. Uygulamanın ibadetin estetiği olduğunu belirten Değirmenci açıklamasında, “Uygulama teravih namazının her dört rekatının Türk musikisinin değişik makamlarında eda edilmesini, bu makamlarda bestelenmiş ilahilerle süslenmesini içeriyor.” bilgisine yer verdi.
 
ENDERUN USULÜ TERAVİH NEDİR?
 
Enderun usulü teravih namazı, Osmanlı iç teşkilatında, sarayda, Hırka-i Saadetʹte, saray camileri, büyük cami ve dergahlarda kılınırmış. Zamanla Anadoluʹdaki camilere de yayılmış. Uzmanlar, kaynağı Buhûrizade Mustafa Itrî Efendiʹye (1712) dayandırıyor. Enderun usulü, iki şekilde uygulanıyor. Birincisi imam müezzin topluluğunu makam geçkileri ile yönlendirir, ikincisinde ise makamlar arasındaki geçkileri müezzinler sağlar. İlk gecede müezzinler geçkileri sağlar. Fatihaʹdan sonra okunan zamm-ı sûreler rastgele seçilmiyor. Manalarına bakılarak tertip ediliyor. Örneğin rahmet ayetleri, tesbih ayetleri ya da Hz. Muhammed (sav)ʹden bahseden ayetler tercih ediliyor. İlk on günde Ramazan ayına ulaşmaktan duyulan sevincin dile getirildiği ilahiler, ikinci on günde Allahʹtan rahmet ve merhamet niyaz eden ilahiler söyleniyor. Son on günde ise Ramazanʹın uğurlanmasından duyulan hüzünlü ilahiler meşk ediliyor.
 
TERAVİH GRUPLARI İSTANBULʹU GEZİYOR
 
Eskiden gezici teravih grupları şehirleri gezer, teravihleri kıldırırmış. Tilavetler arasında şerbet dağıtılır, namaza geç gelen, imamın makamından kaçıncı rekatta olduğunu anlarmış. Bu usûl ve tertipler sözlü olarak aktarıldığı için bugünlere ulaşan yazılı kaynaklar pek yok. Ancak, Sultan Abdülazizʹin torunu Mahmut Şevket Efendiʹnin günlüğü yıllar sonra Emin Saraçʹa intikal etmiş. İçinde dönemin teravihleri var. Türkiyeʹde musiki eğitimi almış müezzin sayısı azalınca 1950ʹli yıllarında bu gelenek tamamen ortadan kalkmış.
 
1996 yılında Mehmet Kemiksiz, Üsküdarʹda musiki yeteneği olan müezzinlere eğitim verip çevre camilerde Enderun usûlü teravihi kıldırmaya başlamış. 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansıʹnın desteğiyle de kadroyu genişletmiş. Hatta çalışmaları kayda alınmış, bütün müftülüklere gönderilmiş. Kitabı basılmış. Hüdai Tasavvuf Topluluğuʹnu çalıştıran ve baş müezzinlik görevini üstlenen Kemiksiz, bu geleneğin yıllarca devam etmesini istiyor.
 
CİHAN