Neden AK Parti ile ittifak yapmadıklarını açıkladı

Neden AK Parti ile ittifak yapmadıklarını açıkladı
Cumhurbaşkanı adaylığı açıklandıktan sonra çalışmalarını hızlandıran Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, “cumhur ittifakı”na neden dahil olmadıklarını ve dolayısıyla AK Parti ile neden anlaşamadıklarını açıkladı.
Ruşen Çakır’ın sorularını cevaplandıran Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu, Saadet Partisi’nin neden “cumhur ittifakı” içerisinde olmadığını anlattı. “Türkiye’nin problemlerini çözecek olan partinin ancak Saadet Partisi olduğu kanaatindeyim” diyen Karamollaoğlu, medyanın kendilerine yer vermemesini de eleştirdi.
 
Karamollaoğlu’nun Ruşen Çakır’ın sorularına verdiği cevaplar şöyle:
 
- AK Parti sizinle ittifak yapmak istedi değil mi? Orada neden olmadı da siz AK Parti'nin karşısındaki bir ittifakta yer alıyorsunuz?
 
Biz ilkelerle politika belirlemeyi tercih ediyoruz. AK Parti bize doğrudan doğruya hiçbir mesele gündeme getirilmeden ‘gelin bizimle beraber olun” diyor. Hâlbuki ne olursa olsun burada seçmenin beklentilerine verilecek bir takım cevapların olması icap eder. Şu anda bizim gördüğümüz böyle bir ittifakta sadece AK Parti birinci turda seçimi emniyet altına almış olacak. Bugünkü politikalarında herhangi bir değişiklik olmayacaktı. Bizim iddiamız şu. Ben şunu çok açık ve net olarak ifade ediyorum. Elbette diğer partideki arkadaşlar da aday gösterecekler ama Türkiye’nin problemlerini çözecek olan partinin ancak Saadet Partisi olduğu kanaatindeyim. Bundan dolayı da bizim bu çıkışımız AK Parti’ye karşı bir çıkış değil. Veya başka partilerle ittifak manasında değil. Bizim Meclis’e girmemizde zihinlerde oluşan engeli aşmak arkasından da özellikle Cumhurbaşkanlığı seçiminde birinci parti olarak en çok oyu vatandaştan alan ve yürütme yetkisini alan kişi olmak istiyoruz.
 
Şunu da ifade edeyim. Tabi ben kendimi öne çıkarmayı hiçbir zaman tercih etmem. Böyle bir tavrın içine girmek de hoşuma gitmiyor. Ama Cumhurbaşkanlığı seçiminde şahıslar gündeme geldiği için ben de bu noktada vatandaşlarımıza bendenize bir görev verildiği takdirde bugünkü gidişatı, adalet anlayışını, kuvvetler ayrımı anlayışını, ekonomideki darboğazları, dış politikadaki sıkıntıları ve daha sayamayacağım birçok konuda ancak bizim bu zamana kadar kamuoyuna duyurduğumuz prensiplerle aşacağımızı düşünüyorum. Buna inanıyorum samimi olarak. Bundan dolayı da vatandaşlarımızdan destek bekliyorum. Benim böyle bir destek neticesinde göreve gelmem şunu herkes iyi bilmeli ki göreve geldiğim andan itibaren ben şahsen kendi partimle -en azından iç içe olan- irtibatımı bir kenara koyup bütün ülkeyi kucaklamayı prensip olarak benimsiyorum. Bundan dolayı da farklı bir anlayışımız var. Elbette ben Saadet Partisi’nin Genel Başkanıyım. Saadet Partisi’nin bir üyesiyim. Saadet Partisi’nin umdelerini benimseyen bir insanım. Geldiğim zaman bu umdelerden, bu prensiplerden kesinlikle taviz vermeyecek, ayrılmayacağım. Ama buradaki meseleler ülkenin tamamını kucaklama, kamplaşmayı bir kenara itme ve ne olursa olsun kuvvetler ayrılığını tesis etme, adaleti üstün tutma, Meclis’i mutlaka bir denetim müessesesi olarak yürütmenin karşısında güçlendirme, ekonomide yolsuzluklardan israfa kadar bütün bu zamana kadarki şikâyetleri bir kenara iteleme, dış politikada şahsiyetli bir politikayı benimseme ve yürütmeye koyma konusunda kararlılığımız var.
 
Sizin çok meşhur bir tweetiniz var. “Medya padişahınsa sosyal medya bizimdir” mi? Bir ara size kapılar açılmıştı sanki ama bir süredir kapalı gibi. Yanlış mı söylüyorum?
 
Doğru söylüyorsunuz. Biz de ilk defa çıkışı sizinle yapalım dedik. Sosyal medya bu konuda hakikaten inanıyorum ki özellikle de gençlere sosyal medyayla ilgilenen vatandaşlara bizim açılan penceremiz olacak. Hükümet ne yazık ki demokrasiden bahsediyor, insan haklarından bahsediyor, hukuktan bahsediyor ama pratiğe geldiği zaman da bütün bu yolları kesmek için elinden geleni ardına koymuyor. Televizyonlara, gazetelere talimat verilmiş, çıkarmayacaksınız. Ben de diyorum ki; yahu ne olursa olsun bunların içinde insaf sahibi kişiler olacak, kurumlar olacak. Yeri geldiğinde kıyısından köşesinden bizim fikirlerimizi kıyısından köşesinden kamuoyuna yansıtacaklar. Çünkü kamuoyu bilinçlendi, onlar da soracak. “Yahu tamam da bu adam aday, neden çıkarmıyorsunuz? Neden sosyal medyadan duyduğumuzu sizden duymuyoruz?” diyecekler.
 
Burada biz imtihandayız ama medya da imtihanda unutmasınlar. Yarın yüz yüze bakacağız. İktidarın baskısından korkarak tavır belirleyenler şahsiyetli bir politika izleyemezler. Eninde sonunda kendi ayaklarına sıkmış olurlar kurşunu. Her şeyin iki tarafı var. Biz ölümsüz değiliz. Şartlar değişir, bu şartlar değiştiğinde ben medya mensuplarının utanç içine girmemelerini ümit ediyorum.
 
- Temel bey, sağ olsunlar arkadaşlarınız bana bu sene Erbakan Ödüllerini verdiler. Ben yurt dışındaydım gelemedim. Arkadaşım İrfan Bozan benim adıma aldı ama biliyorsunuz bundan sonra baya bir tezvirat kopartıldı. Beni hiç hak etmediğim bir şekilde Erbakan düşmanı vs. olarak tanımladılar. Benim ve Uğur Dündar üzerinden size vurmak istiyorlardı…
 
Evet, biz onun farkındayız. Tabi ona da haksızlık yaptılar. Tabi sizinle ve Uğur Dündar’la programa çıkmak isteyen doğrudan doğruya rahmetli Erbakan Hocamızdı. Siz onu getiremezsiniz ki… O tercih etti… Onu göz ardı ederek, o programı hazırlayanların üzerine gitmek bence edep sınırlarını aşıyor.
Biz ne olursa olsun medyanın tamamına karşı eşit davranmayı, sizlerin bizim düşüncelerimizi kamuoyuna doğru yansıtmanızı bekleriz. Siz de bunu elinizden geldiği kadarıyla yapıyorsunuz. Tarafgir davranmıyorsunuz. Biz de bundan dolayı müteşekkiriz. Bunu da açıkça söyleme ihtiyacı duyuyoruz.
 
Erbakan Ödülleri için de sizi tebrik ediyorum.