Kılıçdaroğlu Hiç kaybetmedi hep kazandı

Kılıçdaroğlu Hiç kaybetmedi hep kazandı
Kemal Kılıçdaroğlu’nu kaybetmekle suçlayan kesimler gerçek sonuçlara baksın acaba hep kaybetti mi yoksa hep kazandı mı?
ÖZEL HABER - Hüseyin Ölger'in Kemal Kılıçdaroğlu Analizi
 
24 Haziran seçim sonuçları CHP’de İsyan Bayraklarının açılmasına sebep oldu. Parti içi muhalifler Kılıçdaroğlu’nun başarısız olduğunu ve 9 seçim kaybettiğini iddia ederek istifa etmesi gerektiğini her fırsatta duyurmaya başladı.
Peki, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu gerçekten dedikleri gibi başarısız bir genel başkan mı? Ve girdiği her seçimi kaybeden bir (Sol) lider mi?
 
Şimdi;
Çok Partili döneme geçildikten sonra 1946 yılında %84 alan CHP daha sonra hiçbir zaman bu oyu bulamadı. Sol kesimin oyu en fazla 1957 seçimlerinde %41 oldu. Sol Partilerin kaderi bundan sonra ki seçimlerde hep kaybetmekle geçti. 1961 seçimlerinde Birinci parti olsa da aldığı oy %36’yı geçemedi.
CHP 12 yıl sonra Rahmetli Bülent Ecevit’in genel Başkanlığı yaptığı dönemde 1973 seçimlerinde %33 1977 yılında ise %41 oy alarak tekrar Sol eğilimin varlığını göstermişti.
80 Darbesinden sonra CHP’nin yerini Erdal İnönü önderliğinde SHP Siyaset arenasında yerini aldı ama o da sol kesimin tabanına çokta bir etki sağlayamadı 1987 seçimlerinde %24 oy alarak Türkiye’nin ikinci partisi ve ana muhalefet koltuğuna oturdu.
Sol Partilerin kaderi hep muhalefette kalmak olurken Bülent Ecevit bu sefer DSP adı altında Sol kesime bir hareket kazandırdı.
 
DENİZ BAYKAL DÖNEMİ BAŞLADI.
 
1995 Yılında SHP ve CHP Birleşme kararı aldıktan sonra 1992’de kısa süreliğine CHP’nin Genel Başkanı olan Deniz Baykal tekrar CHP’nin Başına geçti.
Sol’u sadece CHP değil aynı zamanda Bülent Ecevit önderliğinde DSP’de temsil ediyordu. Sol’un ikiye bölünmesi tabii ki hep sağ partilere yarıyordu. 1999 seçimlerine Sol cenahta DSP ve CHP yarışırken DSP %22 alarak birinci parti olmuş CHP ise %8 alarak baraj altında kalmıştı.
 
Anasol-M Hükümetinin kötü gidişatı Bülent Ecevit’in siyasi hayatını sonlandırırken, Deniz Baykal önderliğinde ki CHP’nin önü açılmıştı.
1999 seçimlerinde %8 oy alan CHP bir sonra ki 2002 seçiminde %19 oy aldı.
 
Ama Maalesef Deniz Baykal Sol partilerin cafcaflı günlerini hiç yaşatamadı. AK Parti karşısında her zaman Ana Muhalefette kalan CHP %24’ü geçemedi.
Tabii bu arada toplumun yaşam standartlarının değiştiğini eklememiz gerekir. Çünkü Türkiye eski Türkiye değildi. Özellikle Milli Görüş hareketinin lider Merhum Necmettin Erbakan faktörü önemli rol oynuyordu. Necmettin Erbakan toplumu eğitiyor ve yeni bir akım ortaya koyuyordu, Demokrat ve liberal kesimi Sağ’a yanaştırıyor ve sağcıları ise Dindar kesim haline getiriyordu. Bu gelişmeler Sol Partilerin %25’i geçememesine neden oluyordu.
Deniz Baykal’da bu sürecin bir kurbanı olarak CHP’yi hiç %25’lerin üzerine çıkaramadı.
 
KEMAL KILIÇADAROĞLU DÖNEMİ BAŞLIYOR
 
Yıl 2010’u gösterdiğinde sürpriz gelişmeler oluyor ve Deniz Baykal’ın sex görüntüleri ortaya çıkınca yerine alevi kökenli olan Kemal Kılıçdaroğlu geldi.
Şimdi Burada Kemal Kılıçdaroğlu hep kaybetti mi yoksa hep kazandı mı? Sorusuna cevap arayalım.
 
1999 seçimlerinden sonra 10 yıl boyunca Deniz Baykal %24’ü geçemezken Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’si %26’ları buldu ve girdiği her seçimde Deniz Baykal’ın aldığı oyların hep üstünde oldu.
Kemal Kılıçdaroğlu Çok partili döneme geçildikten sonra Sol’un alabileceği oyun neredeyse tamamını alıyordu.
 
%26’ların neresi çok dediğiniz de şunu da bilmeniz gerekiyor ki; Türkiye artık eski Türkiye değil.! Sağ ve Muhafazakâr bir yapıya doğru hızla ilerleyen bir Türkiye var. Yani 1960 lı yılların Türkiye’si ni unutun.
Böyle bir akımın içerisinde sol bir partinin %26 alması, kendi alanında kazanmak ve büyük bir zafer olarak görülebilir.
 
İşte 1999’dan 24 Haziran’a kadar ki seçimlerin sonuçları;
 
1999 seçimi % 8,71
1999 Yerel Seçimi % 13,83
2002 seçimi % 19,4
2004 Yerel Seçimi % 20,72
2007 seçimi % 20,9
2009 Yerel seçimi %24.70
2011 seçimi % 26 – KILIÇDAROĞLU DÖNEMİ
2014 Yerel Seçimi %25.61
2015 7 Haziran seçimi % 25
2015 1 Kasım seçimi % 25,3
2018 Seçimi % 22,64
 
Görüldüğü gibi Kemal Kılıçdaroğlu, Deniz Baykal dönemlerinin hep üzerinde yer alıyor. Sadece 24 Haziran seçimi hariç, bunun nedenini de aşağıda açıklayacağız.
Peki, Deniz Baykal döneminde %8 lerden %24 lerde gezen bir CHP varken Kemal Kılıçdaroğlu nasıl oldu da bu sayının hep üstünde yer aldı.
 
Bunun çok basit bir nedeni var o da; Artık CHP’nin sağ eğilimi yaşaması diyebiliriz. Gerçek solculukta en fazla %10’lara düşecek olan bir CHP’yi sağ eğilimine doğru yönlendirmesi CHP’nin varlığını korudu.
Kemal Kılıçdaroğlu CHP’yi Eski zamanlarda ki; Darbeci, İdamcı, Maocu, Kemalist, Komünist bir anlayıştan çıkartıp Türk halkının inanç ve yaşantısını kabullenen her kesimi kucaklayan bir CHP’yi var etti. Ve doğruda yaptı.
24 Haziran seçimleri Türk Siyasi tarihinin en önemli ve riskli bir seçimiydi. Kemal Kılıçdaroğlu bunun farkında ve Erdoğan’ın restine rest çekmek için hiç alışık olunmayan bir taktik yapmak zorunda idi ve Başarılı oldu da diyebiliriz.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti’nin oy kaybetmesine neden olabilecek İYİ Parti’nin seçimlere girmemesi için Baskın seçim kararı almıştı. Ama Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın bu planını bozmak için büyük bir fedakârlık yaparak CHP’li 15 Milletvekilini İYİ Parti’ye gönderdi. Böylelikle Erdoğan’ın A planı suya düştü. Tabii ki Erdoğan’ın B Planı ise %7’lerde gezen HDP’nin barajı aşmamasını sağlamaktı. Böylelikle AK Parti Meclis çoğunluğunu ele geçirecekti. Kemal Kılıçdaroğlu bunun da farkındaydı. Eğer HDP Barajı aşamazsa AK Parti fazladan 60 ila 70 Milletvekili kazanacaktı.
 
Cumhurbaşkanlığı ve Meclisi kazanmak olan AK Parti’nin planını bozmak CHP için belki de Türk siyaset tarihinin en önemli görevlerinden biriydi. İşte Burada çok önemli ve akıllı bir karar alındı.
AK Parti’nin Mecliste çoğunluğu ele geçirmemesi için nasıl olsa doğuda kaybedeceğini Bilen Kemal Kılıçdaroğlu Doğu illerinde oyları HDP’ye kanalize ettirerek AK Parti’nin fazladan tahmini 70 Milletvekili almasının önüne geçmiş oldu.
AK Parti’ye Meclis yenilgisi yaşatmak isteyen Kemal Kılıçdaroğlu diğer yandan da Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığını kaybetmesini istiyordu. Bunun içinde Muharrem İnce’yi aday gösterdi.
Kemal Kılıçdaroğlu HDP’nin Barajı aşmasını sağlama planına başarıya ulaştırırken Muharrem İnce Planı başarılı olamadı.
 
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Muharrem İnce Planında ki amaç Ak Parti’nin tabanında ki liberal ve eski solcuları AK Parti’den koparması ve seçimleri 2. tura götürmesiydi. Hemen hemen Bütün anketörler ve siyaset bilimcileri seçimlerin 2. Tura kalması durumunda Recep Tayyip Erdoğan’ın kaybedeceğini söylüyordu. Kemal Kılıçdaroğlu’nun planı da tamda buydu. Ama ne var ki Muharrem İnce o kadar da ilgi görmedi.
Burada ki Başarısızlık Kemal Kılıçdaroğlu’nun değil, Muharrem İnce’nin ilgi görmemesi diyebiliriz.
 
Muharrem İnce’nin %30 oy alması İYİ Parti’den ve HDP’den gelen oylardı yani kendi içerisinden geldi. AK Parti’nin tabanından değildi. Zaten rakamlarda da görüldüğü gibi İYİ Parti %10’larda oy alırken Meral Hanım %7 oy alabildi. HDP ise %11 alırken Selahattin Demirtaş %8 alabildi.
 
Burada görüldüğü gibi Muharrem İnce İYİ Parti ve HDP’den oy alarak %30’lara ulaşabildi.
 
Yazıyı fazla uzatmadan diyebiliriz ki; CHP Kemal Kılıçdaroğlu önderliğinde yeni başarılar elde edebilir. Önümüzde ki Yerel seçimlerde daha net görebileceğiz.
Siyaset sadece Partinin oy oranını yükseltmek değil, rakibinin gücünü kırmak için stratejik davranmaktır.
 
CHP 24 Haziranda HDP’yi ve İYİ Parti’yi meclise taşımış ve bununla beraber Milletvekili sayısını da arttırmıştır.
Yani sözün özü; Kemal Kılıçdaroğlu elinde ki malzemeyle mükemmeli gerçekleştirmiştir. Muhafazakârlığa doğru kayan bir toplum içerisinde CHP’nin gücünü arttırmış ve bu arada sözünü dinleyecek iki partiyi de meclise katmıştır. CHP’nin Milletvekili sayısını sadece kendi ambleminde ki vekil sayısı olarak değil CHP+İYİ Parti + HDP olarak görebilirsiniz bu da doğal olarak CHP 24 Haziranda %49 oy almış anlamına gelmektedir.
 
Evet, artık Mecliste %49’a hükmeden bir CHP var. Bunun neresi kaybetmek?
Şimdi Soruyoruz; Hesap Uzmanı olan Kemal Kılıçdaroğlu hep kaybeden mi? Yoksa hep kazanan mı?