Kılıç: “Dünyanın Talep Ettiği Çeşitleri Üretmeliyiz”

Kılıç: “Dünyanın Talep Ettiği Çeşitleri Üretmeliyiz”
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 5 No’lu Tarım Destek Faaliyetleri Meslek Komitesi Başkanı Burhanettin Kılıç, gerek çiftçinin gerekse tarımı destekleyen sektör temsilcilerinin hak ettiği kazançlara ulaşabilmesi, tarımın gelişebilmesi için tüm dünyadan 12 ay boyunca gelen talepleri karşılayabilecek ürün çeşidinin Mersin’de üretiminin sağlanması gerektiğini belirtti.

MTSO Tarım Destek Faaliyetleri Meslek Komitesi Başkanı Kılıç, yazılı bir açıklama yaparak, çalışmaları ve beklentilerini anlattı. Mersin’de tarımın gelişimi adına önemli çalışmalar yürüttüklerini kaydeden Kılıç, önceliği kalıntı ile mücadeleye, üründe verimin artmasına, kaliteli ürün yetişmesine ve yeni ürün çeşitlerinin oluşumuna verdiklerini dile getirdi. Türkiye’de yetişen limonun yüzde 70’inin, narenciyenin üçte birinin Mersin’de üretildiğini, örtü altı seracılıktan çileğe, biber yetiştiriciliğinden muza kadar birçok tarımsal üründe Mersin’in söz sahibi olduğunu belirten Kılıç, “Çiftçimize faydalı olmak, tarıma dayalı faaliyetlerde bulunan insanların önünü açmak için çalışıyoruz. Üretimden ihracata kadar her alanda varız. Tarımın yanında olan ziraat mühendislerinden kurulu bir komiteyiz” dedi.

Mersin’in ihracatçı bir kent olması dolayısıyla en önemli çalışmalarını kalıntı sorunu ile mücadelenin oluşturduğunu ifade eden Kılıç, bu konuda da ilk olarak bölgede yaygın olarak üretilen ve ihraç edilen biberde çalıştıklarını, biberde başlatılan solarizasyon yöntemiyle nematod mücadelesi sayesinde kalıntı sorununun önüne geçtiklerini hatırlattı. Bu çalışmanın şimdilerde Silifke’de çilek üretiminde denendiğini kaydeden Kılıç, önümüzdeki süreçte çilek üretiminde de gerek verim artışı gerek kalıntı ile mücadele konusunda sonuç alınacağına inandığını söyledi.

“İhracatta bürokrasiyi aşamıyoruz”

Mevcut durumda birçok alanda kaliteli ürün yetiştirmelerine rağmen ihracatta istedikleri sonuçları alamamanın sıkıntısını yaşadıklarına da dikkat çeken Kılıç, bunu birçok ülkede karşılarına çıkan bürokratik engellere bağladı. Bu konuda bakanlıkla ortak çalışmalar yürüttüklerini aktaran Kılıç, “Örneğin Yunanistan ya da İspanya’dan giden bir ürüne göre bizim ürünümüz daha kaliteli olsa da bizim ürünümüze alıcı ülke sorun çıkarılabiliyor. Dolayısıyla pazarda rekabet etmemiz zorlaşıyor. Bu sorunları aşma gayretindeyiz” ifadelerini kullandı.

Ürünlerin ihraç edilememesi halinde iç pazarda fiyatların çok fazla düştüğünü, bu durumda da çiftçinin hak ettiği kazançları elde edemediğini kaydeden Kılıç, “Çiftçimiz kazanamayınca tarım destek faaliyetleri sektöründe çalışanlar da ödeme almakta sıkıntı yaşıyor ve tüm yük, sektörü sırtlayan, destek olan sektör temsilcilerine kalıyor” değerlendirmesini yaptı.

“Dönüm başına alınan verim dünya ortalaması üzerinde”

İyi tarım uygulamalarının kullanılması halinde mikro klima özelliği dolayısıyla Türkiye’de dönüm başına alınan verimin dünya ortalamalarının üzerinde olduğunu dile getiren Kılıç, komite olarak bu konuda çiftçileri bilinçlendirme çalışmaları yürüttüklerini de anlattı. Aynı zamanda yeni çeşitler üzerinde çalıştıkları bilgisini de veren Kılıç, özellikle Alata Bahçe Kültürleri ve Araştırma Merkezi ile birlikte yaklaşık üç yıldır turunçgil üzerinde durup yeni ırkların aşılamasını gerçekleştirdiklerini belirtti. Amerika’dan getirilen 40’a yakın portakal, mandalina ve lime aşı gözlerini denediklerini kaydeden Kılıç, şöyle devam etti: “Bunların hepsi dünyadaki saf ırklar. Amacımız bölgemize uyum sağlayacak yeni çeşitleri tespit ederek ülkemizin ihtiyacı olan orta ve geçici mandalina ile portakal çeşitlerini tespit etmek. Yalnızca Mersin değil Antalya ve Ege bölgesine uygun çeşitleri de tespit etmek istiyoruz. Bu çalışmamızdan önümüzdeki 2 ila 7 yıl arasında sonuç almayı bekliyoruz. Böylece hem ihracatımız artacak hem de erkenci ve geççi çeşitlerle ihracat süremiz uzayacak. Ayrıca yalnızca ihracat değil, Nisan ayına kadar iç piyasada da turunçgil tüketebileceğiz.”

Kılıç, benzer şekilde çilek, şeftali gibi farklı ürünlerde de ara vermeden üretime devam etmenin yollarını araştırdıklarını ifade etti.

“Kalıntının en az olduğu illerden biri Mersin”

İhracatın baş düşmanının kalıntı olduğunu belirten Kılıç, kalıntının en az olduğu illerden birinin Mersin olduğunu kaydetti. İhracata giden ürünlerin yüzde 97-98’inin temiz çıktığını vurgulayan Kılıç, bunda ziraat mühendislerinin yaptığı bilinçlendirme toplantılarının ve bayilerin gösterdiği hassasiyetin büyük önem taşıdığının altını çizdi.

Bir sorunun da ilaç kullanımı sırasındaki doz ayarlanmasında yaşandığını ifade eden Kılıç, bu alanda da çalışma yürüttüklerini kaydetti. Mevcut ilaçların revize edilmemesi nedeniyle değişen hastalıklar karşısında etkilerinin azaldığına işaret eden Kılıç, daha iyi sonuçlar alınması adına iki yıl önce bu konuda bir proje hazırladıklarını belirtti. Proje kapsamında Türkiye’de kullanılan zirai ilaçlardan 335 tanesinin Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı tarafından etken maddesinin yeniden etkinlik denemesine alındığını bildiren Kılıç, denemelerin halen devam ettiğini dile getirdi. Denemeler sonunda etkili ilaçların belirleneceğini kaydeden Kılıç, “Hastalıklar ve zararlılar karşısında etkisi azalan ilaçlarda ise doz ayarlamalarına gidilecek. Sonuç alınmaması halinde de revizeler yapılarak çiftçinin kullanımına sunulacak. Hedefimiz tarımda verimi maksimum seviyeye çıkarırken çevre ve halk sağlığında güvenilir ürünlerin iç ve dış piyasaya sunulmasına imkan vermek” dedi.

“Tarıma dayalı entegre tesisler kurulmalı”

Mersin’de nüfusun büyük bölümünün geçimini tarımdan sağladığını hatırlatan Kılıç, Mersin’in bu konuda marka olması için tarıma dayalı entegre tesis yatırımları yapılması gerektiğini de vurguladı. Bu noktada kooperatifleşmenin büyük önem taşıdığını kaydeden Kılıç, sözlerini şöyle tamamladı: “Kooperatifleşme güç birliğine gitmek demek. Biz de mutlaka kooperatifleşebilmeliyiz. Bu sayede üretilen ürünlerimizi kooperatifte toplayıp dünya pazarlarına yönlendirebiliriz. Bu durum çiftçinin elini de güçlendirir. Entegre tesisler kurulmasına katkı sağlar.”