Karadağ'da Yapılan Keşiş Odaları Keşfi ve Yüzey Araştırması

Karadağ'da Yapılan Keşiş Odaları Keşfi ve Yüzey Araştırması
Mimiroğlu, keşiş odalarını keşfettiklerini ve bölgedeki dini yapıları incelemek için yüzey araştırması başlattıklarını açıkladı.

Karaman'ın kuzeyindeki Karadağ'da bulunan "Binbir Kilise" bölgesinde dini yapılar keşfedildi.

Konya-Karaman sınırında, şehir merkezine 45 kilometre mesafede yer alan Karadağ, eski volkanik bir dağdır ve etrafındaki tarihi yapılarla dikkat çeker.

Bölgede "Binbir Kilise" olarak bilinen alan, çoğunluğu hala ayakta olan kiliseleri, manastırları ve mezarlarıyla Anadolu'nun kültürel mirasını yansıtır. Milattan sonra 4. ve 9. yüzyıllar arasında piskoposluk merkezi olduğu düşünülen ve Üçkuyu köyü olarak da bilinen Değle Ören Yeri, bu yapıların önemli bir bölümüne ev sahipliği yapmaktadır.

Binlerce yıl boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Karadağ'ın yamaçlarında, Hititler'den Osmanlı'ya kadar birçok medeniyetin izleri görülebilir.

Bölgedeki birçok kilise ve manastırın bulunduğu yer, bazı kaynaklarda "Barata Antik Kenti" olarak adlandırılsa da antik çağdaki ismi net olarak bilinmemektedir.

Avrupa'dan Kudüs'e giden Hristiyan hacıların uğradığı bir durak olan bölge, Geç Antik Çağ'ın en önemli üç merkezinden biri olarak kabul edilir. Bölge, onlarca kilise, manastır ve mezarlarla dolu olup inanç turizmi açısından zengin bir kültürel mirasa sahiptir.

Geçen yıl Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın izniyle, Karadağ Binbir Kilise'nin Doğu Roma Dönemi Dini Mimarisi Arkeolojik Yüzey Araştırması başlatıldı.
Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Tarih Bölümü Erken Hristiyan ve Bizans Sanatları Ana Bilim Dalı Başkanı Doktor Öğretim Üyesi İlker Mete Mimiroğlu liderliğinde yürütülen çalışmada, yeni buluntular tespit edildi.

Mimiroğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Karadağ Binbir Kilise'nin Anadolu'daki erken dönem yerleşimlerinden biri olduğunu belirtti.

Birçok yapının bulunduğu Karadağ'ın dikkat çekmesinin en önemli sebeplerinden biri dağın kutsal sayılmasıdır. Mimiroğlu, şunları ifade etti:''Sadece Bizans döneminde değil, Hitit döneminde de kutsal kabul ediliyordu. Dağın birçok yerinde Hitit hiyeroglifleri ve kabartmalar var. Bu kutsallık, Hristiyanlıkla beraber devam etti. Dağın kendisi kutsal görüldü ve çok sayıda kilise inşa edildi. 'Binbir gece masalları', 'Binbir direk sarnıcı' gibi halkın kullandığı 'binbir' kelimesi burası için de Osmanlı döneminden itibaren kullanılıyor. Seyyahlarda, 'Binbir direk', 'Binbir kilise' teriminin burası için söylendiğini anlatıyor." dedi.

Yarım bırakılan çalışmanın tamamlanması hedefleniyor.

Mimiroğlu, bölgedeki yapıların 20. yüzyılın başında çok daha iyi durumda olduğuna dikkat çekerek, şu şekilde konuştu: "Bunlar basit kiliseler de değil. Anlıyoruz ki bazıları plan şeması ve mimari özellikleriyle birer aziz mezarı ve mezar yapıları. Bu bakımdan dolayı dikkati çeken bu yapılar daha sonra da 20. yüzyılda da birçok Batılı bilim adamı tarafından inceleniyor. Türkiye'de ise Semavi Eyice bu bölgede çalışma gerçekleşiyor. Ardından da uzun yıllardır burada Semavi hoca gibi rahmetli olan Metin Ahunbay hoca yıllarını vererek bu bölgede çalışmalar gerçekleştiriyor. Ne yazık ki bu çalışmalar tam anlamıyla sonuçları paylaşılmadı, yayımlanamadı. Biz, Necmettin Erbakan Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü olarak, Karaman'ın ileri gelenleri, firmaların destekleri, Kültür ve Turizm Bakanlığımızın izniyle yarım kalan çalışmayı devam ettirmeyi amaçladık." şeklinde konuştu.

Keşiş odaları tespit edildi.

Dini yapıların kaydedilmesi, özelliklerinin belirlenmesi ve bölgedeki yerleşimlerin adının saptanması amacıyla yüzey araştırması başlattıklarını ifade eden Mimiroğlu, şöyle devam etti:"İlk çalışmamızla oldukça önemli yeni sonuçlara ulaştık. 6 yeni kilise yapısı tespit edildi ve envantere kaydedildi. Çok sayıda lahit tespit ettik. Maden şehrinde 20 lahit ve kapağı tespit edildi. Değle Ören Yeri'nde de keşiş hücreleri, geçitler ve farklı dini ritüellerin yapıldığını gösteren mimari unsurları bulduk. Tabii bunlar ön çalışma niteliğinde ve araştırmalar devam ediyor. Bunun dışında 1900'lü yılların başında sadece planları çizilen yapıların, günümüz teknolojileriyle planları, rölöveleri alındı ve üç boyutlu modellemeleri yapıldı. Bütün taş eserlerin GPS koordinatları alındı, modellemeleri yapıldı." dedi.