Saadet Lideri; Hükümet 15 Yıldır yerli araba üretecek

Saadet Lideri; Hükümet 15 Yıldır yerli araba üretecek
Saadet Partisi Genel Başkanı Temek Karamollaoğlu yaptığı basın açıklamasında, Hükümetin yerli araba açıklamasını samimi bulmadıklarını belirtti.

AK Parti Hükümetinin 15 yıldır yerli araba yapacağız, yerli uçak üretiyoruz gibi açıklamarının artık samimi görülmediğinin altını çizen Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Merhum Erbakan'ın yaptığı Devrim arabasının 129 günde yapıldığını ama hükümetin 15 yıldır yerli araba üretecek dedi. 

SP Lideri Karamolaoğlu açıklamasında; " 

Türkiye’nin sadece yerli otomobilde değil her alanda babayiğitlere ihtiyacı olduğunun altını çizen Karamollaoğlu, “Bize ülkeyi faiz batağından kurtaracak. Havuz sistemini kuracak, yolsuzluk ve israfı bütünü ile önleyerek, denk bütçe yapacak bir baba yiğit de lazım. Hiç şüpheniz olmasın ki, O Baba yiğit Saadet Partisi’dir” dedi.
Saadet Partisi Lideri Karamollaoğlu, 1960’da bir babayiğidin Türkiye’nin kendi otomobilini motoruyla birlikte üretebileceğinin fikri mücadelesini verdiğini hatırlatarak, “4 tane Devrim otomobili motoruyla her şeyiyle sıfırdan 129 günde üretildi. Bu iktidar 15 yıldır yerli otomobil üretecek” diyerek yerli otomobil tartışmalarına son noktayı koydu.
 
Türk Dil Kurumu’nun tarifine göre; Babayiğitin ‘özü-sözü bir olan’ anlamına geldiğine vurgu yapan Karamollaoğlu, iktidarın özü ve sözünün başka olduklarına vurgu yaptı.
 
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, haftalık olağan basın toplantısında gündeme ilişkin dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasına Hakkari Şemdinli’deki 8 ve Diyarbakır’daki 1 şehidi anarak başlayan Karamollaoğlu, ezan, vatan ve bayrak için şehit düşen bütün evlatlarını bir kez daha andı. Türkiye olarak zor bir dönemden geçtiğimizi hatırlatan Karamollaoğlu, terörün hiçbir zaman karanlık hedefine ulaşamayacağını belirtti. İktidara seslenen Karamollaoğlu, Sadece silahla ve çeteler tutarak terörü ortadan kaldırmak mümkün değil, terörü destekleyen ülkeler bu coğrafyadan adam devşiremezlerse gider, dünyanın öbür tarafından terörist toplar getirirler. Ekonomik, psikolojik ve sosyolojik olarak terörü bitirmek lazım” dedi.
 
UMARIZ ARKASINDA ABD VE İSRAİL OLMASIN!
 
Suudi Arabistan’da prenslere ve bakanlara yapılan gözaltıları da değerlendiren Karamollaoğlu şöyle devam etti: “Yaşananların, yolsuzlukla mücadele için yapıldığını söyleyen de var. Bunun başka gerekçeleri olduğunu iddia eden de. Gerçeği elbette zaman gösterecek. Umarız ki bu operasyonların arkasında ABD ve İsrail olmasın. Umarız ki bu gelişmeler Büyük Ortadoğu Projesi’ne değil İslam dünyasına hizmet etsin. Biz, dost ve kardeş bir ülke olarak Suudi Arabistan’ın bu süreci sağ salim atlatmasını diliyoruz. Suudi Arabistan’daki gelişmelerin hem Suud halkına, hem de İslam dünyasına huzur ve istikrar getirmesini temenni ediyoruz.”
 
TELAFİSİ İMKANSIZ ZARARLAR VERİR
 
Suudi Arabistan ve İran arasındaki savaş çağrısına varan tehditlerle ilgili konuşan Karamollaoğlu, öfke ve nefretle hareket etmenin sadece iki ülkeye değil, İslam coğrafyasına da telafisi imkansız zararlar vereceğine vurgu yaptı. Atılacak yanlış bir adımın Müslümanların değil, Batı ve siyonizmin karanlık emellerine hizmet edeceğine dikkat çeken Karamollaoğlu, savaşı başlatmanın kolay, bitirmenin ise zor olduğunu ifade ederek, gerilimin bir an önce düşürülmesi gerektiği çağrısı yaptı.
 
MAVİ MARMARA’YI UNUTTURDUKLARI GİBİ GÖRMEZDEN GELDİLER!
 
İslam alemini bölüp parçalamak ve İsrail’i kurulması amacıyla 1917 yılında yayınlanan Balfour Deklarasyonu’nun 100’inci yılı kutlamalarına değinen Karamollaoğlu, bütün İslam aleminin deklarasyonun haksızlığını, adaletsizliğini ve sebep olduğu katliamları telin ettiğini ancak Ak Parti Hükümeti’den ses çıkmadığını kaydetti. İktidarın Mavi Marmara katliamını unutturmaya çalıştıkları gibi Balfour Deklarasyonu’nu sanki olmamış gibi gündemlerine alamadıklarını söyleyen Karamollaoğlu, “Halbuki, bölgemizde bugün yaşanan, Büyük İsrail Projesi’nin bir merhalesi olan Büyük Ortadoğu Projesidir. Onun temeli de Balfour Deklerasyonu ile atılmıştır.Bu gerçeği görmeden bölgemizde, hatta bütün dünyada meydana gelen hadiseleri doğru yorumlamak mümkün değildir” diye konuştu.
 
DEVRİM 129 GÜNDE ÜRETİLDİ, İKTİDAR 15 YILDIR ÜRETECEK!
 
Yerli otomobil tartışmalarıyla ilgili 1960 yılında bir babayiğidin Türkiye’nin kendi otomobilini motoruyla birlikte üretebileceği fikrini gündeme getirerek, mücadelesini verdiği hatırlatan Karamollaoğlu, “4 tane Devrim otomobili motoruyla her şeyiyle sıfırdan 129 günde üretildi. Bu iktidar 15 yıldır yerli otomobil üretecek. ‘Yerli otomobilimiz yollarda’ ,’Milli Uçağımız semalarda’ diye en az 3 seçim geçirdi. İnsan ister istemez bu da acaba bir seçim propagandası mı demekten kendini alamıyor. Biz her şeye rağmen iyi niyetimizi korumak istiyoruz. İnşallah bu da daha öncekiler gibi seçim yatırımı değildir. Unutmayalım ki, motor önemli ama araba sadece motordan ibaret değil” şeklinde konuştu.
 
BİZE HER ALANDA BABAYİĞİTLER LAZIM
 
“Türkiye’nin sadece yerli otomobil konusunda değil her alanda bir babayiğide ihtiyacı var” diyen Karamollaoğlu, Türkiye’nin istifa eden belediye başkanlarını konuştuğunu ama belediyelerin borçlarını ve faize ödedikleri paraları konuşmadığına dikkat çekti. Sayıştay raporlarına göre 2016 yılında sadece belediyelerin faize ödediği paranın 3 Milyar Tl olduğunun altını çizen Karamollaoğlu, “Ankara Belediyesi bir yılda 174 milyon, Bursa 170 milyon, İstanbul 91 milyon TL faiz ödemiş. Genel bütçeden faize ödenen para ise 57,5 milyar lira. Bu rakam 2018’de 71,7 Milyar TL’ye, 2019’da 85 Milyar TL’ye, 2020 de ise 96 Milyar TL’ye çıkacak. Bu rakamlar hükümetin bütçe raporunda var. Bize ülkeyi faiz batağından kurtaracak bir baba yiğit de lazım. Havuz sistemini kuracak, yolsuzluk ve israfı bütünü ile önleyerek, denk bütçe yapacak bir baba yiğit de lazım. Hiç şüpheniz olmasın ki, O Baba yiğit Saadet Partisi’dir” dedi.
 
BU İKTİDARIN ÖZÜ BAŞKA SÖZÜ BAŞKA
 
Türk Dil Kurumu’nun tarifine göre; Babayiğitin ‘özü-sözü bir olan’ anlamına geldiğine vurgu yapan Karamollaoğlu şöyle devam etti: Bunların özü başka sözü başka. Bir dedikleri, bir dediklerini tutmuyor. Mesela Cumhuriyet tarihinin faize en çok para ödeyen iktidarı ama faiz lobisinden şikâyet ediyorlar. 15 yılda 6 defa bakan 16 defa sistem değiştirmişler ama eğitim sisteminden şikâyet ediyorlar. Şehirlere devasa binaları, plazaları dikip sonra mimariden ve ranttan şikâyet ediyorlar, hatta İstanbul’a ihanet ettiklerini bile itiraf ediyorlar. 15 yılda tarımı-hayvancılığı bitirip şimdi etin fiyatından şikâyet ediyorlar. Siz alacağınız tedbirlerle besicinin eti ucuza mal etmesi sağlayacağımıza, sanki besici kâr ediyormuş gibi, ucuz ithal etle onu, mesleğini icra edemez duruma sokuyorsunuz. Yarın et fiyatını düşürmek için, bütün et ihtiyacımızı ithalatla karşılamak mecburiyetinde kalacağımızı aklımıza bile getirmiyorsunuz. Bu ne basiretsizlik, bu ne şaşkınlık anlamak mümkün değil.”
 
HÜKÜMET ‘BYLOCK’TA ZOKA’YI ARAŞTIRMALI
 
Bylock’ta zoka tartışmalarını değerlendiren Karamollaoğlu, hükümetin bu iddiaları araştırması gerektiğini vurgulayarak şunları kaydetti: “Geçtiğimiz günlerde Saadet Partimizin Antalya il başkan yardımcısı Avukat Ali Aktaş Bylock ile alakalı çok önemli bir iddiayı Türkiye’nin gündemine taşıdı. Birçok insan hiç ‘Bylock’ kullanmadığı ve FETÖ ile alakası bulunmadığı halde telefonlarında ‘Bylock’ tespit ediliyor. Peki, bu nasıl oluyor? Zoka yöntemi denen bir metottan bahsediliyor. İnternette indirilen bir takım uygulamaların ve web sitelerinin içine yerleştirilmiş bylock tuzağı. Mesela siz internetten ezan saati programı indirdiğinizi sanıyorsunuz ama bu zoka yöntemiyle aynı zamanda Bylock indirmiş gibi görünüyorsunuz. Bunun sonucunda, hiç programı indirmediği halde Bylock kullanmış gözüken bir kitle çıkmış oluyor. Bunun neticesinde on birlerin mağdur olduğu belirtiliyor. Bu iddiaları önemsiyor ve hükümete çağrıda bulunuyoruz; ilgili kurumlar bu iddianın üzerine gitmeli ve gerekli araştırmayı yapmalıdır.”
 
BARAJ TAMAMEN KALKMALI
Bir basın mensubunun MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin ‘Seçim Barajı yüzde 5 ya da 7’ye düşürülmeli’ sözlerini hatırlatması üzerine Karamollaoğlu, “Bize göre seçim barajı tamamen ortadan kalkmalı. Yüzde 1 alan da Meclise girmeli. Seçim barajı istikrar için vardı. Ama temsiliyete adalet daha önemlidir” cevabını verdi.