Komisyoncular Sorunları İçin Planlama İstedi

Komisyoncular Sorunları İçin Planlama İstedi
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 2 No’lu Sebze ve Meyve Komisyoncuları Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı Haluk Mutluay, sektörde yaşanan sorunların tümünün çözümü için tarımsal üretimde doğru planlama yapılması gerektiğini söyledi. Doğru bir planlama ile fiyatlamadan fire sorununa, kalıntıdan ihracata kadar tüm sıkıntıların ortadan kalkacağına inandığını vurgulayan Mutluay, Tarım Bakanlığı’ndan bu yönde bir çalışma beklediklerini dile getirdi.

Mutluay, yaptığı açıklamada, Kuzey Irak’ta yaşanan gelişmeleri yakından takip ettiklerini söyledi. Kuzey Irak kapısının kendileri için önemli olduğunu kaydeden Mutluay, "Şu anki ortam ticaret üzerinde tehdit niteliği taşıyor ve bu nedenle sektörde bir miktar tedirginlik yaşanıyor. Kuzey Irak kapısının kapanması sebze meyve sektörünü olumsuz etkiler. Bizim en büyük alıcılarımızdan biri Kuzey Irak. İhracatın durduğu dönemlerde dahi Kuzey Irak ile her zaman çalışmalarımız oldu. Coğrafi yakınlık ve kültürel benzerliklerimiz nedeniyle bir ilden bir ile ihracat yapar gibi ticaretimizi rahat sürdürebildiğimiz bir bölgeydi. Ürünlerin ihraç edilip edilmemesi iç piyasayı gerek ürün miktarı gerekse fiyatlandırma açısından doğrudan etkiliyor. Bu nedenle Kuzey Irak ihracatını da önemsiyoruz. Ancak daha önce de söylediğim gibi ülke menfaatlerimizi ticari kazancımızın üzerinde tutuyoruz. Türk ihracatçısı Rusya kapısında yaşadığı sorunları dün nasıl alternatif pazarlar bularak aştıysa bugün de Kuzey Irak ile yaşanacak bir sorunu yeni pazarlarla aşacaktır. Tedirginliğin de bir süre sonra ortadan kalkacağına ve taşların yerine oturacağına inanıyorum" dedi.

Tarım politikalarına dikkat çeken Mutluay, şöyle devam etti:

“Üretimde belli bir planlama bulunmaması, çiftçinin bilinçsiz üretim yapması birçok sorunu da beraberinde getiriyor. Tarım Bakanlığı ilk olarak bu konuya çözüm üretse, beraberinde pek çok sorunun da ortadan kalkacağına inanıyorum. Sağlam bir tarım politikası olmayınca bilinçsiz bir üretim oluşuyor. Üretimin tamamı kayıt altına alınırsa hangi ürüne ne kadar ihtiyacımız olduğu da net olarak belirlenecek ve bu konuda bir politika oluşturulabilecektir. Örneğin bir köylü çıkıp 1 milyon kök domates ekecekse önce tarım il müdürlüğünden izin almalı. Eğer o kadar çok domatese ihtiyaç yoksa hayır 500 bin kök dikmelisin ya da bu üründen dikemezsin yanıtı verilmeli. Aksi halde çiftçi kendisine göre ekim yapıyor ve ürünü elinde kalıyor. Böyle olunca da işçinin, nakliyecinin parasını ödeyemiyor. Elindeki ürün çöpe gidiyor ve fire oranları artıyor. Bu ürünlerin yetişmesi için kullanılan ve yurtdışından getirilen gübre, ilaca verilen paralar ise ülke ekonomisini olumsuz etkiliyor. Kısacası her sorunun çözümü planlamadan geçiyor."

Son dönemlerde sıkça konuşulan konular arasında yer alan yüksek sebze ve meyve fiyatlarına da değinen Mutluay, ürünün tarla fiyatı ile tüketiciye ulaşana kadar geçen süreçte açılan fiyat aralığında hallerin bir rolü bulunmadığına dikkat çekti. “Üretim ile satış noktaları arasındaki uçurum hallerden kaynaklı değildir” diyen Mutluay, “Hal çıkış faturalarıyla ürünün büyük marketlerdeki satış fiyatları karşılaştırılırsa bu sözlerim daha iyi anlaşılacaktır. Belki büyükşehirler için nakliye, işçilik gibi maliyet artırıcı unsurlar söz konusu olabilir ama kentimizdeki marketlerde artan fiyatları açıklamakta zorlanıyorum. Bu ancak serbest piyasa ekonomisine bağlanabilir. Sonuç olarak biz ücretsiz versek bile marketin hangi rakamdan satış yapacağını bilemiyoruz. Haller, borsa gibi bir ürünün fiyatını belirleyen yerlerdir. Eğer hal ortadan kalkacak olursa tüccar doğrudan üreticiden ürün alacak ve verdiği fiyatlarla üreticiyi boğacaktır. Oysa şu anda hal üreticiyi koruyucu bir rol üstleniyor” diye konuştu.

Hallerin üreticiyi korumasına rağmen komisyoncuyu koruyacak bir sistem bulunmadığından şikayetçi olan Mutluay, 50 yıl önceki ticaret sisteminin halen geçerliliğini koruduğunu açık hesapla, güvene dayalı çalıştıklarını bildirdi. 4-6 ay vadeli çeklerle alışveriş yaptıklarını anlatan Mutluay, "Komisyoncular üreticilerin ürününün fiyatını koruduğu gibi belediyeler de üreticinin alacaklarını koruyor. Belediye bizden aldığı bir teminat mektubu ile üreticinin malını garantiye alıyor. 10-15 gün içinde ödeme yapmamamız halinde teminatlarımızın iptali dahi söz konusu olabiliyor. Oysa bizim tüccardan alacaklarımızın hiçbir garantisi yok. 2016 yılında Mersin Hali’ndeki komisyoncuların tüccardan 20 milyon TL üzerindeki alacağı bu şekilde yok oldu ve hiçbir hak iddia edemedik. Bizim alacaklarımıza da güvence getirilmesini istiyoruz" şeklinde konuştu.